Uzun zamandır zalim İsrail devleti Filistin ve Gazze ye elinden gelen tüm gücüyle ve her şekliyle bir gün dahi durmadan saldırdı. Ne zaman ki Gazze'de ağır bombardımanlar başlar işte biz o zaman ağzımıza gelen her şeyi söyleriz. sosyal medyada foto, video, linkler, animasyonlar vs.. bi ton şey paylaşarak İsrail devletinin faşist politikasına olan kinimizi gösteriyoruz.
Dünya'nın polisi ABD "zamanı geldiğinde" çatışmasızlık oluşması ve "barış görüşmeleri"nin
başlaması için adımı atar ve sonrasında "barış görüşmeleri" kaldığı yerden devam eder e haliyle biz de hayatımıza kaldığımız yerden devam ederiz. İleri ki zamanlarda yaraların sarılması için kermesler, yardım kampanyaları ve diğer adımlar tek tek atılır memleketin dört bir köşesinde.
Filistin'e gitmiş olan arkadaşlarım ve tanıdığım insanlarla Filistin sorununu konuştuğumda veya başka birisiyle bu konuyu tartıştığında insanın gözlerini dolduracak kadar yürekli konuşuyor. Düşünün hepsi kendi ülkesinde ne zaman bu konuda konuşulsa tüm gücüyle Filistinli halkın yanında duruyor, onları savunuyor, kampanyalar düzenliyor ve gerektiğinde sokağa da çıkıyor. Bu o ülkelerdeki hükumetleri zora sokuyor. Peki biz de kaç kişi tez yazmak için yada gidip oradaki gönüllü olarak çalışmaya karar verebiliyoruz? Gidip onların yanında durup, dertlerini dinlemek, yaralarını sarmak için adım atmamız gerekiyor. Artık Türkiye'deki gençler de Filistin'e gidebilmeli ve oradaki bu sorununu yakından görmesi lazım. Hollanda'daki veya Almanya'daki yardım kuruluşları bir çok ülkeye genç gönüllüleri yanlarında götürerek sadece iş yükünün azalması değil aynı zamanda dünyanın farklı köşelerinde nelerin olup bittiğini yerinde görerek dünyada var olan değişimi daha iyi anlamalarına olanak sunuyor.
Artık bu kısır döngüyü kırmanın zamanı geldi de geçiyor.
Dünya'nın polisi ABD "zamanı geldiğinde" çatışmasızlık oluşması ve "barış görüşmeleri"nin
başlaması için adımı atar ve sonrasında "barış görüşmeleri" kaldığı yerden devam eder e haliyle biz de hayatımıza kaldığımız yerden devam ederiz. İleri ki zamanlarda yaraların sarılması için kermesler, yardım kampanyaları ve diğer adımlar tek tek atılır memleketin dört bir köşesinde.
Başka ne yapabiliriz?
İki yıllık yüksek lisans sürecinde üç Avrupa ülkesinde ve bir Asya ülkesinde yaşadım. Dört farklı ülkede kaldım ve neredeyse hemen her milletten insanla tanıştım. Bunlardan bazıları Türkiye'deki biz bir çok gencin yapamadığını yapıp Filistin'e ve hatta Gazze'ye kadar gitmiş ve oralarda çeşitli organizasyonlarda/derneklerde gönüllü olarak çalışmışlar. Bazıları oradaki sivil toplum örgütlerinde gönüllü olarak çalışmış, kendi memleketinin hastanesinde (Almanya) staj yapacağı yerine gidip Ramallah'taki bir hastanede yapmış yada tez konusunu kendi ülkesinde yapmak yerine (İtalya) Gazze üzerine yapmaya karar verip yavaştan uçak parası biriktirmeye başlamış. En yakın İtalyan arkadaşlarımdan birisi ve aynı zamanda eski ev arkadaşım tez konusu için "kız başına" tüm riskleri göze alarak Gazze'ye gitmeye karar verip "couchsurfing" yaparak daha az para harcayıp daha çok yerel halk ile yakından tanışma şansı olmuş.Filistin'e gitmiş olan arkadaşlarım ve tanıdığım insanlarla Filistin sorununu konuştuğumda veya başka birisiyle bu konuyu tartıştığında insanın gözlerini dolduracak kadar yürekli konuşuyor. Düşünün hepsi kendi ülkesinde ne zaman bu konuda konuşulsa tüm gücüyle Filistinli halkın yanında duruyor, onları savunuyor, kampanyalar düzenliyor ve gerektiğinde sokağa da çıkıyor. Bu o ülkelerdeki hükumetleri zora sokuyor. Peki biz de kaç kişi tez yazmak için yada gidip oradaki gönüllü olarak çalışmaya karar verebiliyoruz? Gidip onların yanında durup, dertlerini dinlemek, yaralarını sarmak için adım atmamız gerekiyor. Artık Türkiye'deki gençler de Filistin'e gidebilmeli ve oradaki bu sorununu yakından görmesi lazım. Hollanda'daki veya Almanya'daki yardım kuruluşları bir çok ülkeye genç gönüllüleri yanlarında götürerek sadece iş yükünün azalması değil aynı zamanda dünyanın farklı köşelerinde nelerin olup bittiğini yerinde görerek dünyada var olan değişimi daha iyi anlamalarına olanak sunuyor.
Artık bu kısır döngüyü kırmanın zamanı geldi de geçiyor.